Ahmet Hamdi Tanpınar Sözleri
Çalışmak, zamanına sahip olmak, onu kullanmasını bilmektir.
Sabır, insanoğlunun tek kalesidir.
İnsanoğlu her şeyden evvel, mesuliyet hissidir ve fikirlerinin mahsulüdür. Ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra haline düşer.
Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki, eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde. Fakat daima ödersiniz.
Çocuğu kendisi olmasında elbette rahat bırakmalı. Fakat yaşının üstüne çıkması imkanları da daima verilmeli, hatta biraz da zorlamalı.
Etrafınızdaki çocuklarla, kendinizden küçüklerle konuşmağa tenezzül edin! Onlara anlatın! Her şeyi bilsinler! Siz onların bir hiç yüzünden ne kadar azap çektiklerini bilmezsiniz.
Yalnız dostluk sarayının çatlağı yoktur ve damı akmaz.
İnsanda ekonomi fikri olmayınca, sade para değil, asıl kıymetlisi zaman da kayboluyor.
Hayatı yapmak isteyenler, kendilerini cömertçe ona bağışlamalıdırlar.
Az konuşmak daima iyi şeydir; fakat derli toplu olmak şartıyla.
Gençlerimizin birçok eksikliği, umumî kültür seviyesinin düşüklüğünden geliyor.
İstanbul’da her saat, bir sanat eseri gibi güzeldir.
İnsanın olabileceği şeyi seçip ona çalışması ne iyi şey, ne mazhariyet.
Biz sadece imanıyla ve ruhunun cömertliğiyle yaşamış bir milletiz.
Bir lise kadrosu, millî hayatta en mühim rolü oynayan en mühim ekiptir.
Ahmet Hamdi Tanpınar Alıntıları
Beş Şehir
Sanat da aşk gibidir; kandırmaz, susatır.
Beş Şehr’in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.
Kanuni’nin tahta çıktığı senelerde İstanbul, cami, han, hamam, medrese, büyük saray, evliya türbeleri ve çeşmeleriyle tam bir Türk şehri idi. Yalnız bize ait olan bu manzaranın şimdi deha ile tamamlanması, bu gelişmeyi bir infilak haline getirmesi lâzımdı. İşte Sinan bunu yapar.
Konya bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğunuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk sultanlarının şehrinde bulursunuz.
Huzur
Değişmeyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.
Mesuliyetini taşıyacağın fikrin adamı ol! Onu kendi uzviyetinde bir ağaç gibi yetiştir. Onun etrafında bir bahçıvan gibi sabırlı ve dikkatli çalış!
Memleketimizde zihnî bir tembellik var. Bir safsata gibi görünecek ama ızdırapsız ve meselesiz yaşıyoruz. Eğer kitap bu tembelliği silmeye yardım ederse mesut olurum (Huzur üzerine yapılan bir söyleşide kitabın yazılış amacını açıklar)
Bir taraftan iyi kötü bir tekniği almağa, onun adamı olmağa çalışıyoruz. Onun zihniyetini benimserken zaruri olarak eski kıymetleri atıyoruz. Muaşeret şeklimizi değiştiriyoruz. Diğer taraftan istiyoruz ki, eskiyi unutmayalım! Bugünkü realitelerimiz de bu eskinin yeri nedir?
Yaşadığım Gibi
Bizim ortaokullarımız, liselerimiz, bazı sergilerde boşuna işleyen makinelere benzer.
Modern diktatörlerin büyük vasfı hâdiselerin peşinde gitmeleridir. Mussolini de öyle yaptı. En kolay tarafı, herkesin gittiği yolu tercih etti. Bir Avrupa birliğinin, bir Akdeniz federasyonunun sağlam bir uzvu olacak bir İtalya’yı kuracağı yerde eski Roma’yı diriltmek istedi. Cezayir’in harmanisi, Venedik’in tacı onu günün hakikatlerinden öbür tarafa çekti. Realiteyi bir opera dekoruna feda etti. Muzdarip milletlere el uzatacağı yerde onları bir sansar gibi boğmağı tercih etti. Bir insan sansar olabilirdi. Fakat dünya tavuk kümesi olmağa razı olamazdı.
Mahur Beste
Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.
Sahnenin Dışındakiler
Niçin kadere bu kadar bağlı olan insanlar, bir türlü ona razı olmaz?
Sokak, evinizin kapısından başlayan hayat, ayrıldığınız zaman hüzün duyduğunuz arkadaş, bir humma gibi sizi saran macera ve yarın içine gireceğiniz kördöğüşüdür.
Çünkü hayat da ölüm de sevdin mi, affettin mi yenilebilir.
Biz evvela kelimeleri öğreniriz; sonra yaşadıkça teker teker manalarını.
Muhafazakar zihniyetin bir yüzü çok yırtıcı bir didişme ise, öbür yüzü ipin ucunu bir an bıraksanız sizi nerelere götüreceği belli olmayan bir şüphedir. Bu şüpheyi dünyanızı değiştirmekteki cesaretsizlik, o güvensizlik besler.
İffet, faziletlerin en komik olanıdır.
Tesadüfler ancak bir anlık fırsat verirler. Bu anı kaybetmek ihtimali, kaybetmemek ihtimali kadar kuvvetlidir.
İnsanın kendi hayatına istikamet verecek bir fikri bulması ne kadar güç…
Fakirlik; gözü tok, ölçülü, sağlam karakterli insanlarda bir nevi asalete benzer. Muhteris ve zevkine düşkünlerde ise daima küçültücü olur.
Sizi seviyorum, size bağlıyım, demek yerine, size ait şu veya bu zaafa bağlıyım demek karşı tarafta daha iyi bir intiba bırakır.
Zaman kendini ilan ediyordu. Beyhudedir, diyordu bütün bu ıstıraplar, unutmalar ve hatırlamalar, ben varken hepsi beyhudedir!
Belki de ölüm dediğimiz şey; tül kadar ince ve bulanık bir zarın arkasında gizlenmek, oradan etrafı dinlemek, görmek, oradan sevdiklerine hasret çekmektir.
Arzular ve ihtiraslar geçince, her şey zalim ve mütearriz yokluğun aynası oluyordu.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Hayatı ve Eserlerine Bakmanızı Öneririz.
Sayfamızda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatı ve eserleri yer alır.